TBMM Genel Kurulu’nda Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Hasan KALYONCU’nun konuşmasından başlıklar şöyledir;

Kenevirin Stratejik Önemi Bilinmeli ve Değerlendirilmeli!

Kenevir, kullanım alanları göz önüne alındığında ülke için stratejik öneme sahip bir bitkidir. Bu kanun ile kenevirin yaprak ve çiçeklerinin kullanılması daha önce de söylediğimiz için olumlu bir gelişmedir. Bununla kalmayıp kenevirden yararlanma alanlarının daha da artırılması gerekmektedir. Örneğin sanayide kullanılması ülke ekonomisi ve doğal kaynakları açısından çok önemlidir. Çünkü kenevir üretiminin devreye girmesi doğal alanlar üzerindeki baskıları ortadan kaldırılacaktır.

Kanunda bakanlık tarafından yapılan düzenlemeler ile hem stratejik ürünler açısından üreticimizi rahat ettiren hem de değişen iklim koşullarına uygun düzenlenmeler yer almaktadır. Bu sayede, herhangi bir ürünün aşırı üretimi engellenerek üreticinin kazanç sağlamasına imkan verecektir.

Üreticilerin Kayıpları Ürün Desen Değişikliği Uygulamasıyla Karşılanacaktır!

Ayrıca Kanun ile sözleşmeli tarımın güçlendirilmesi ile ülkede üretilen ürünlerin envanteri bakanlık tarafından bilinecek ve hangi ürünün nerede yetiştirileceği ve değişimleri de kontrol edilebilecektir. Özellikle iklim değişimi sonucu oluşacak kuraklık, su ihtiyacı, ürünlerde desen değişimi ihtiyacı ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak üretim yapılması sağlanacaktır. Bir bölgede ürün desen değişikliğine gidildiğinde bu uygulamayla birlikte üreticilerin kayıpları karşılanacaktır. Örneğin; Konya ovasında kuru tarıma geçilmesi durumunda çiftçilerin kazançlarının sulu tarımdan düşük olması durumunda desteklenebilecek ve bölgede tarımsal ürün çeşidi değişse de tarımsal üretimin devamı sağlanacak ve tarım alanları da korunacaktır.

Tarımda Bütüncül Yaklaşımlar ve Planlı Üretim Sorunun Çözümüdür

Tarım alanlarının sürdürülebilir şekilde kullanılması açısından iki yıl boş bırakılan ve tarımsal faaliyet yapılmayan alanların bakanlık tarafından kiraya verilmesi ve önceliği bölge insanına vermesi tarımsal üretime katkı sağlaması açısından gerekli bir uygulamadır. Bu

şekilde kiralanan alanlara çiftçi kayıt sistemine alınması ve tarımsal desteklerden yararlanabilecek. Bu önlemlerle ülkemizde bilinçsiz tarım faaliyetleri engellenirken hem üretici hem de tüketicinin korunacak, “Başka bir tarım mümkün” diyerek çiftçilerimizin yanlış yönlendirilmelerinin önüne geçilecek, ülke çapında bütüncül uygulamalar sağlanmış olacaktır. İhtiyaç fazlası üretimin önüne de geçilerek ekonomik açıdan da fayda sağlanacaktır.

İklim Değişikliğine Karşı Endemik Alanlar Korunmalı!

Endemik alanlar, iklim değişikliğinden ilk ve en fazla etkilenecek alanlardır. iklim değişiklikleri ile bu bölgelerde mikro klimalarda değişim olup olmadığı yakından takip edilmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin yaklaşık %40’ı endemik bitkilerden oluşmaktadır. Hem ekonomik hem de genetik kayıpların engellenmesi hem de doğal çeşitliliğimize ve zenginliğimize sahip çıkılması açısından bu endemik canlıların korunması hayati bir konudur. Bu sebeple mikroklima açısından yaşanabilecek değişimler ön görülerek bu bitkilerin kendilerine özgü yetişebileceği seralar, botanik bahçelerinde kurulmalı ve tohumları güvence altına alınmalı ve sıkı denetlenmelidir.

Orman Köylümüzün Yüzünü Güldüren Yeni Destekler!

Kanun ile orman köylerinde tamirat ve tadilat için köylüye destek vermesi açısından gerekli olan tomruğun 3’te bir fiyatına verilecektir. Yine köylümüzün yakacak ihtiyacı için de aynı bedel uygulanacaktır. Ayrıca Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen dönemlerde vatandaşın kendi kesip alma şartıyla yakacağının bedelsiz olarak verilmesi de köylümüz ve orman köylerini kalkındırma kooperatifleri açısından çok faydalı olacaktır. Bunların yanında orman köylerini destekleme kapsamında yapılacak işlemlerde kooperatiflere istihkak tutarının %20 fazlası verilmesi, düzenlemesi de köylümüze katkı sağlaması açısından önemlidir. Bu istihkak ödemelerinde borcu olmayanlara da %5 fazla ödenecektir. Ayrıca ormanlık alanlarda yapılacak kesim ve damgalama işlemlerinin denetimi kolaylaştırılmıştır. Ormanlık alanlarda işlenecek suçlar ve yangına sebep olan suçlarla ilgili cezaların artırılmıştır. Ormanlık alanlarda yapılan kadastro işlemlerinde çakışma ve sınıflandırmalarda farklılıklar olması halinde önceki işlemlerin hükümsüz olacak ve yeniden planlanacaktır. Hususi ormanlık alanlarla ilgili yapılan düzenlemeler yine birçok sorunu ortadan kaldıracaktır. 31 Aralık 2022 tarihinden önce oluşturulan tapu kayıtları esas alınarak parsel bazında yeniden değerlendirilecektir. Bu çalışmalara yönelik yapılacak çalışmalar ise ikinci kadastro olarak sayılmamaktadır. Ormanlık alan vasfını yitirmiş alanlar hazineye devredilmek sureti ile tekrar değerlendirilmesi açısından yapılan değişiklikle yaylak ve otlak olarak, toplu yerleşimin bulunduğu alanlar, geleneksel yaylacılık yapılan alanlar değerlendirilmeye alınacaktır. Hazineye devredilen bu alanların

karşılığında iki katından az olmamak üzere orman alanı olarak tahsis edilecek alanlar sayesinde ormanlık alanlarda büyütülecektir. Devlet ormanı sayılan alanların tapulu olması durumunda hak sahiplerine bedelleri de ödenecektir.

Bunların yanında Orman köylülerinden ormancılık faaliyetlerinde çalışanlara kendi mülki hudutları içerisinde istihsali yapılan oduna dayalı orman ürünlerinin satışlarından üretim giderleri düşüldükten sonra kalan tutarın %10’luk kısmının dağıtılacak olması orman köylülerine verilen destek açısından büyük önem taşımaktadır.

Böylece orman köylülerimize destekler içeren bu kanun, orman köylerimizin kalkınması ve refahının sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Orman yangınlarına müdahale eden personel ve gönüllüler için söndürme sırasında yaralanma ve hastalanma gibi zarar görmeleri, engelli hale gelmeleri halinde veya vefat etmeleri durumunda ödenecek nakdi yardım, tazminat ve bağlanacak aylıkların düzenlenmesi de oldukça önemlidir.

Ayrıca ülkemiz genelinde mera vasfını kaybetmiş veya atadan tarım alanı olarak işlenen fakat mera alanı olarak görünen ve şehirleşmeye maruz kalan köy yerleşim alanları içerisinde kalan mera alanları ile ilgili detaylı çalışmaların yapılması ve mevcut problemlerin çözülmesi gerekmektedir.

İklim Değişikliği Etkilerine Karşı Önlem Almalıyız!

İklim değişikliği ülkemizi çok farklı şekillerde etkilemeye başlamıştır. Yağış rejiminde meydana gelen değişimler yer altı sularımızı ve su kaynaklarımızın tamamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etki zaman geçtikçe artacak ve yakın gelecekte birçok soruna sebep olacaktır. Bu kanun kapsamında yapılan değişiklikler ve alınan tedbirlerle beraber ülke genelinde su durumuna göre ürün desen planlamaları yapılmalıdır. Konya ovası gibi alanlarda obruk oluşumu herkesin malumudur. Bu ovanın tamamen üretimden çıkmasını önlemek açısından bugünden tedbirler almalıyız.

Sulu tarım ve kuru tarım alanları meteorolojik öngörülere göre bir an önce planlamaya alınmalı ve bu alanlar için kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar ve ürün desen değişimi öngörülmelidir. İklim değişimine göre ürün desen değişimlerini çiftçilere bırakmadan nasıl değişim sağlanacağı ve zamanlaması Tarım ve Orman bakanlığı tarafından belirlenmeli, çiftçiler bu konuda hem bilgilendirilmeli hem de eğitilmelidir. Kuraklığın artışı ile oluşacak toz ve kum fırtınalarına karşı da hem şehirlerde hem tarım alanlarında önlemler alınmalıdır.

Tarım alanları içinden ve çevresinden geçen yollar asfalttan daha ziyade çevre dostu uygulamalarla düzenlenmeli ve toz kalkması engellenmelidir. Aynı uygulama milli parklarda da devreye sokulmalıdır. Bu konuda dünyada kullanılan yol kaplama uygulamaları incelenmeli ve doğal yapıya zarar vermeden ülkemizde uygulamaya sokulmalıdır.

Ülkemizdeki Su Kuyusu Envanteri Kayıt Altına Alınmalıdır!

Ülkemizin tarım alanları açısından en verimli alanlar nehir ağızları ve çevresindeki ovalarımızdır. Çukurova, Çarşamba ovası, Bafra ovası ve Söke ovası gibi alanlar tarımsal üretimin en öne çıktığı alanlar durumundadır. Fakat bu alanlarda yapılan aşırı su çekimi bu alanlarda önemli bir tehlikeyi gündeme getirmektedir. Deniz ile kıyısı olan bu tür ovalarda yeraltı suyuna tuzlu suyun karışması bu ovalarda tarımsal üretimi çok olumsuz yönde etkileyecektir. Yeraltında var olan tatlısu-tuzlusu dengesi aşırı su çekilmesiyle bozulmakta deniz seviyesindeki artışlarla beraber deniz suyunun kara içerisine girmesine ve tatlı su kaynaklarının tuzlanmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar bu geçişlerin olduğunu ortaya koymaktadır. Öncelikli olarak bu alanlarda alınması gereken önlemler planlanmalıdır. Ülkemizdeki su kuyuları bir an önce kontrol altına alınmalı ve tamamının envanteri kayıt altına alınmalıdır. Ayrıca yer altı su kaynaklarını besleme sistemleri, yağmur suyu hasadı gibi çalışmalar hem şehirlerde hem kırsal alanlarda yoğunlaştırılmalıdır. Bu çalışmalar aynı zamanda sel olaylarına karşı alınacak önlemler arasındadır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Tarım Kentleri Modeli Devreye Sokulmalıdır!

Milliyetçi Hareket Partisi olarak atık olmayan bir dünyadan ve döngüsel üretim ve ekonomiden yanayız. Bu kapsamda çiftçinin ve köylünün desteklenmesi ve hayat konforlarının artırılmasından yanayız. Bu kapsamda özellikle deprem bölgesinde hasar gören alanların dirençli tarım kentleri olarak düzenlenmesi hem afetlere karşı dayanıklı şehirleşmeyi hem hayat standardını yükseltmeyi hem de denetlenebilir ve modern tekniklerle tarım uygulamasını sağlayacaktır. Eğitimden ulaşıma, güvenlikten sağlığa, enerjiden su planlamasına ve arazi toplulaştırmalarına kadar tüm sorunların çözümü niteliği taşıyan Milliyetçi Hareket Partisi’nin Tarım Kentleri Modeli ve yaklaşımı incelenmeli ve bu kapsamda yeniden imar çalışmalarında devreye sokulmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanının bölgede “dirençli kentler” oluşturacağız açıklaması oldukça kıymetlidir. Yapılacak yeniden imar çalışmalarının dirençli kent kapsamında planlanması demek depremlere, sellere, fırtınalara, heyelan ve çığa yani her türlü afete karşı dirençli ve alt yapısı da bu bakış açısına göre planlanmış yerleşim alanları oluşturulması demektir. Bilimin ışığında yapılan çalışmalar oldukça umut verici ve çözüm odaklıdır.

Editör: HABER MERKEZİ