Cumhuriyet’in kanıtı olarak önümüze sunulan şeylere çoğu inanmak istiyor, hatta için için inanıyorlar. Onlara 
göre Cumhuriyet: sokağa kadın olarak tek başına çıkabilmemizmiş. Mirastan erkek kadar pay alabilmemizmiş. 
Sinemaya kimseye hesap vermeden gidebilmemizmiş.  Kul değil yurttaş oluşumuzmuş.  

İslam’ı kötüleyip Cumhuriyet’i savunanlara kısaca bir şey söylemek gerekirse; babası öldükten sonra mirasını öz 
kızına vermek istemeyen üvey anne gibisiniz. O saydığınız insani yasalar kızın babasından kalan miras. Sizler de 
sadece bütün mala konmaya çalışan kötü üvey anne.

Sanki İslam “gücü yeten, gücü yeteni ezebilir” ve “ kadına eziyet edin, onları zindana kapatın” dedi. Sanki 
“okuma cahil kal” dedi. 
Bir kere İslâm’ın ilk emri “oku!” İslam, çöllerde yokluk ve imkânsızlık içinde yaşayan 
göçebe ve cahil bir milletten ilim ve irfan sahibi bir toplum meydana getirdi. İslam faiz borcu altında ezilerek köleleşen 
insanlara yetişti. Haksız düzeni kaldırıp yerine merhamet, şefkat ve muhabbet esasına dayanan fedakârlık, 
yardımseverlik gibi faziletleri getirdi.  

İslâm, insanları birçok kötü ve zararlı alışkanlıklardan kurtardı. Köleliği kaldırdı.   

Onlar diyorlar ya; ” Cumhuriyet olmasa kadın evinden çıkamazdı.” İnsanlar kâfileler hâlinde bile bir yerden bir 
yere gitmeye korkarken, İslâm sayesinde bir kadın yalnız başına Arabistan'ın bir ucundan diğer ucuna kadar 
yolculuk yapabilmeye başlamıştı. 

Peki, soruyorum onlara ; “kız çocuklarını diri diri toprağa gömülmekten de Cumhuriyet mi kurtardı acaba?”

Övdükleri ve başa kalkarak söyledikleri yüzünden insanlık şu an bir ahlâkî çöküntü yaşıyor. İslâm'ın getirdiği 
iman esasları, insanın emniyet, iffet, haysiyet ve şerefinin biricik bekçisiydi.  Ahlâkî esaslar, senelerden beri 
çeşitli sarsıntı ve depresyonların tesiri altında eriyip kayboldu.

Tüm bunları söylediğimizde ise “Ne yanılgı! Resmin, müziğin, tiyatronun, medeni hukukun, örgütlenmenin, 
mitingin, sormanın, düşünmenin yasak olduğu, ibadetin, namaza gitmenin zorla yaptırıldığı, kadının erkeği 
yanında olmadan başını sokağa uzatamadığı bir sistemde ahlak yoktur! Çünkü ahlaklı olmayı gerektirecek yaşam 
yoktur. “ diye bir savunmayla geliyorlar. 

Sağolsunlar, yine de inancımıza saygı duyuyor, fakat onlara “yönetim biçimi olarak dayatmalarına karşı 
çıktıklarını” söylüyorlar. Bunu da nasıl kurguluyorlarsa artık? 

“ Birçok hakkı Cumhuriyet sayesinde elde ettiniz?” diye seslenenlere İslam gelmeden önce yaşanan birkaç olayı 
nakletmek istiyorum. Acaba anlatacaklarımı hiç duydular mı? 

Milâdî 5. asrın ortalarında devlet başkanı olan II. Yezdigert, kendi kızıyla evlenmiş, daha sonra da onu 
öldürtmüştür.  

İran'da bir ara Maniisimli biri çıkmış, bekârlığı savunmuş, insan neslini kurutmaya azmetmişti.  

Ardından Mazdek çıkmış servet ve kadının tamamen ortak ve eşit kullanılması gerektiğini savunarak kadınların 
tümünü değersizleştirmiştir. 

Lütfen bilip bilmeden konuşmayın. İslam'ın İnsanlığa kazandırdığı ve verdiği değer hem anlatmakla bitemez hem de
hiçbir değişim üstünü örtemez.  

Hâsılı, İslam sapıtan, zulüm yapan, insanı renginden, inancından dolayı ayıran, kayıran insanlığı, gerekli 
hususlarda bilgilendirmek, eğitmek, aydınlatmak, yönlendirmek veya uyarmak maksadıyla inmiş, mağduru 
koruyup hakkını gözeten dünyada eşi, benzeri olmayan en yüceden gelen ilahi bir kararnamedir. İslam’ın emir 
ve yasaklarına dil uzatmak kimsenin haddi değil!